29 Şubat 2012 Çarşamba

Dijital Tasarım Festivali OFFF iSTANBUL...




OFFF İstanbul Başlıyor...

   Herbiri kendi alanında öncü dünyaca ünlü 
tasarımcılar Kurye Video Organizasyonu ile 
dünyanın en önemli dijital tasarım festivali OFFF 
kapsamında Türkiye ye geliyor. 02-03 Mart 
tarihlerinde Yapı-Endüstri Merkezi nde 
düzenlenecek festival renkli konuşmacıları ve yan 
etkinlikleriyle katılımcılara eşsiz bir deneyim 
sunacak.
OFFF ilk kez İstanbul da...


  Barselona çıkışlı olan ve önceki yıllarda Paris, 
New York, Lizbon ve Madrid gibi tasarım 
başkentlerini dolaşan, dijital tasarım konusunda trend belirleyici konumdaki OFFF Festivali, 
Türkiye de video ve dijital sanatlar alanında kesintisiz faaliyet gösteren Kurye Video nun 
organizasyonuyla İstanbul da ilk kez gerçekleştirilecek.


  OFFF İstanbul kapsamında Türk tasarımcı, sanatçı, sinemacı ve reklamcılar web 
tasarımından tipografiye, post prodüksyondan illüstrasyona kadar çok geniş bir yelpazede 
dijital tasarımın her alanından en usta isimlerle bir araya gelme ve onların deneyimlerinden 
yararlanma fırsatı bulacaklar.


  OFFF Istanbul a katılımı kesinleşen konuşmacılar arasındaGrafik tasarımın babası tabir 
edilen, D+AD ikinci başkanı Neville Brody Flash tasarımın öncüsü Joshua Davis Gladyatör 
filmiyle Oscar almış, bol Bafta ve Cannes ödüllü post-prodüksiyon ve reklam şirketi The Mill 
Darren Aranosfsky filmlerine yaptıkları web siteleri ile ünlenen interaktif ajans Hi-Res! aynı 
zamanda
    OFFF Istanbul kampanya filmini de hazırlayan Fransa nın en iyi tasarım 
ajanslarından bol ödüllü Hellohikimori, Türkiye nin en önemli grafik tasarımcılarından Esen 
Karol, Lecool un da yaratıcısı İspanyol ajans Vasava ve Hollanda ve Türkiye arasındaki 
diplomatik ilişkilerin 400. yılı kutlamaları kapsamında İstanbul a gelen bol ödüllü animasyon 
ve post-produksiyon stüdyosu Onesize ve 300 yıl önce Amsterdam da kurulan, şimdi genç 
ve çok yönlü bir uluslararası ekibe ve yaklaşıma sahip bir marka atölyesi haline gelen Falk-
Sun s OFFF Istanbul da izleyicilerle deneyimlerini paylaşacak.

28 Şubat 2012 Salı

Yeni Oscarlar Sahiplerini Buldu...

And The Oscar Goes To....


Oscar heykelleri geçtiğimiz gece büyük bir törenle sahiplerini buldu. Biz de saat sabaha karşı 2 civarında Tv karşısında izleme fırsatı bulduk. Muhteşem  gösterilere ev sahipliği yapılan törende , kırmızı halı da oldukça parıltılıydı o gece. işte size geceden ödülleri ile ayrılanların listesi. Önümüzdeki günlerde 
Kırmızı halıdan da kesitler sunucam unuttum diye düşünmeyin 
sakın...


En iyi Film dalında;






Thomas Langmann 'in yapımcılığı ile

The Artist





En iyi Erkek Başrol oyunculuğu dalında;










The Artist filmindeki oyunculuğu ile

Jean Dujardin




En iyi Kadın Başrol oyunculuğu dalında;









The Iron Lady filmindeki oyunculuğu ile

Mery  Streep




En iyi yardımcı Erkek oyuncu dalında;










Beginners filmindeki oyunculuğu ile

Christopher Plummer




En iyi yardımcı Kadın oyuncu dalında;










The Help filmindeki oyunculuğu ile

Octavia Spencer



24 Şubat 2012 Cuma

İşte Eurovision şarkımız! "Love me back"


Dinledikçe seveceğinize inanıyorum. 
Size de biraz Charlie's Chocolate Factory 'i hatırlatmıyormu?
Şarkıyı dinlerken bir yerlerden animasyon karakterler fırlayacak ve ekranı esir alacakmış hissi uyandırdı ayrıca bende. Yine de eline sağlık Can Bonomo .
Bence ilk 10 ülke'nin içerisindeyiz.



  

22 Şubat 2012 Çarşamba

ManiKür






  Selly henson 'in yeni parıltılı siyah ojesi black newyork olarak geçiyor kandinden sahip olduğu simler hem doğal bir parıltısı veriyor hemde kolay temizleniyor. Yine de siyah ojenin doğasında renk verme özelliği olduğundan ne kadar iyi bir aseton kullansaniz da temizlemek pek te biz kadınların hoşlandığı bir aktivite değil. Ben ojelerimi silerken mavalanin asetonsuz konsantre asetonunu kullanıyorum biraz pahalı bir ürün olmasına rağmen konsantre bir ürün olduğundan dolayı tek pamuk ve oldukça az bir ürünle bütün parmaklarimi temizleyebiliyorum . 

Sizlerede denemenizi tavsiye ederim. Bu arada unutmadan ojenin pariltisi sizede az geldiyse özellikle french manikür şeklinde uygulama yaparak biraz daha sim takviyesi yapılabilir benden söylemesi oldukça başarılı oluyor ...


Published with Blogger-droid v2.0.4

20 Şubat 2012 Pazartesi

PesSpembe 1 Post




2012-2013 Trendsetter larına göre bu sezon vitrinlerde 
bolca pembe tonlarını göreceğiz. Özellikle yaz aylarında neon tonlardaki
pembeler bronz tenle birleşince tam da şeker 
tadında bir görüntü ortaya çıkartacak. 

Ünlü tasarımcıların son dönem düzenlenen  defilelerinde de
pembenin etkisini yoğun olarak görüyoruz. Özellikle birbirine kontrast 
renklerle bir araya getirerek oluşturulan  kom binler podyumları kasıp kavuruyor. 

Bende bunu fırsat bildim ve biraz pembe bir post hazırladım size. Biraz ondan bir az bundan diyerek bir kaç parçayı bir araya getirdim.  

Madagascar - I Like To Move It, Move It




Pazartesi sendromundan kurtulmak için iyi bir yol.
Ben izleyip çok eğleniyorum . Haydi sizde izleyip eğlenin :)

13 Şubat 2012 Pazartesi

Modern Cam Masa Tasarımları


MODERN ÇİZGİ İLE CAM MASANIN BULUŞMA NOKTASI YENİ TASARIM ÜRÜNLER






Bugün daha önce uygulamasını yaptığım Kurtköy'de bulunan
  Serenita Spa & fitness center için bir satış ofisi projelendirmem istendi.
mekan tamamen sade ve rahatlatıcı bir dekorasyona sahip olduğundan  
bu dinginliği bozmamak adına Cam detaylar kullanmaya özen gösterdim. böylelikle mekan içerisinde yapılan eklemeler kaybolarak göz yorgunluğuna sebep olmayacaktı. Nitekim Ahşabın sıcaklığı ve Cam malzemenin şeffaflığı birleştiğinde tam da istediğim o doğal havayı yakaladım. 





Ancak mekanın meydana getirilmesinden sonra bu mekana uygun mobilyanın seçilmesi vardı sırada bu kadar şeffaflık ve yalınlıktan bahsettikten sonra oraya klasik bir ofis mobilyasının koyulması çok amatörce olacağı için bu sefer de kolları mobilya seçimi için sıvadım . 


Mekanda kullanılması için bir cam masanın burayı dahada bütünleşik göstereceğini düşündüğüm için Cam masa alternatiflerim üzerine
yoğunlaştım. Yazımın içeriğinde de görebileceğiniz gibi bir kaç 
modeli de sizlerle paylaşıyorum. 













Cam masa ve sehpalar hemen hemen dekorasyon yapılan bütün mekanlarda etkileyici objelerdir. Cam malzemesi şeffaflığı nedeni ile soğuk olsa da. Hatlarının sadece çerçeve düzeyinde belirginliği ilgi noktasının yüzeyden çok
objenin ayaklarına toplanmasını sağlıyor. 



Böylelikle bu objelerde ayaklar en dikkat çekici kısımlar oluyorlar. Mekanın bütününde kullanılan malzemelere göre de ayak seçimi yapmak bir bütünlük sağlamış oluyor. Bu döneme kadar özellikle metal , ferforje ve paslanmaz malzemeler ile oluşturulmuş ayak malzemeleri görmüş olsak da . Artık tasarımların ve uygulama teknolojilerinin gelişmesi ile cam ayaklar , renkli cam ayaklar, ahşap ayaklar, seramik ayaklar v.b. bir çok ürünün tek başına veya bir kompozisyon oluşturarak kullanılmaya başlandı. 


Bende mekan'ın yalınlığından ve kullandığım paslanmaz detaylardan dolayı füme cam tabla ayak olarak ta daha geometrik ve çizgisel olacağı için kare kesitli paslanmaz ayaklı olan aşağıdaki modeli tercih ettim. Bununla beraber kullanılacak olan siyah deri oturma bölümü ayşap sırtlığı ve yine paslanmaz ayakları olan ofis koltuğu ve deri misafir koltuğu ile birleştirip mekanı mı tamamladım. Malzeme tedariki sonrası sizlerle mekanın gerçek resimlerini de
paylaşacağım...
Masa Tepe Home dan....

9 Şubat 2012 Perşembe

Yeni M.A.C. Koleksiyonum...



  Daphne Guiness tarafından 


hayallerinden ilham alarak 


tasarladığı 2012 kış sezonun özel renk 


paletine bir göz atmakta fayda var


diye düşünüyorum. Bir sanatçı ve


haute couture koleksiyoncusu olan 


Daphne ve onun sanatı...


M∙A∙C ile gerçekleşen bu işbirliğini 


Daphne 


"hayalgücüme açılan bir pencere." 


diye tanımlıyor. 


Sınırlı adetlerle üretilen bu 


koleksiyondan bende 3 ürün alma 


şansı yakaladım bu hafta. Özellikle 


sezonun gözde renklerinden pembe 


mürdüm ve toprak tonlarında çalışan 


sanatçının; Pembe toz compact 


allığını , yine pembe ve toprak 


tonlarının bir arada olduğu far 


paletini makyaj çantamın nadide 


parçaları arasına katmaktan gurur 


duyuyorum. Bununla beraber M.A.C 


çıkarır da alınmaz mı diyerek bir adet'te açık su yeşili oje edindim. Şişede görünen renk ile uygulama arasında bir kaç ton fark olduğundan dolayı uygulamadan sonraki halini de ayrıca ekleyeceğim.


  Bununla beraber M.A.C ve Lady Gaga ortaklığı ile satışından elde edilen geliri HIV konusunda bilinçlendirmek misyonunu üstlenmiş bir fona aktarmak üzere  bir kaç ürün üzerinde de çalışılmış. koleksiyonu görmek için en yakın M.A.C stüdyolarına bir ziyarette bulunmanızı tavsiye ederim. Ya da www.maccosmetics.com.tr sitesinden de bilgi edinebilirsiniz. ...

Film Review...

   
   Dün akşam 21.00 seansında Ataköy A Plus AVM 'de ailecek sinema keyfi yaptık. Uzun süredir gitmeyi planladığımız. Hatta gitmekte geç bile kaldığımız ( öyle ki artık gösterimden kalkmasına 1-2 hafta kaldı.) Yönetmenliğini Brad Bird'ün yaptığı Görevimiz Tehlike serisinin 4. ve sevinerek söylüyorum ki son demediğimiz ve devamını büyük bir heyecanla beklediğimiz GHOST PROTOCOL adlı filmine gittik. 


  Başrol de tabi ki izlerken bir kere daha oyunculuğuna hayran olunan Tom Cruise yer alıyor. Tom Cruise bu sefer bir değişiklik yapıp prodüksiyona ve senaryo ya  da el atmış bu film de anlayacağınız ben kameranın önünde de olurum arkasında da arkadaş tavrını hissediyoruz bu filmde. Valla ne yalan söyleyebilirim ki oldukça başarılı olmuş ellerine sağlık.  


   Film'i özetlemek istersek ;


   " IMF küresel bir terörist bombalama komplosuna dahil olduğunda kapatılır. Ethan Hunt (Tom Cruise) ve yeni ekibi teşkilatın adını temize çıkarmak için Hayalet Protokol adında gizli bir göreve başlatılır. Yardım almadan, kimseyle iletişime geçmeden ve tamamen gizli olarak..."


    Her saniyesi tamamen heycan dolu ve sürükleyici olan bu film' i şiddetle tavsiye ediyorum. 

6 Şubat 2012 Pazartesi

Hafta sonu Çılgınlığı ....

  Bütün haftayı karlı ve soğuk geçirmemize inat 
bütün ihtişamı ile parlayan güneş ile başladı hafta sonu. 
Sanırım bütün aile bir araya geleceğimizin sevinci havaya da yansıdı. Cuma akşamında ne pişirsem de bizimkileri şoke etsem " Wayy bizim eline yemek yemek haricinde kaşık almayan cadının elinden nelerde geliyormuş dedirtsem ." diye düşünmeye başladım. Kısa süre sonra Lezzet dergisinin hazırladığı yemek kitabından ki kurtarıcım olur kendisi Hünkar Beğendi yapmaya karar verdim. Et pişirmek konusunda oldukça  başarılı olduğumu söyleyip kendim ile gururlanabilirim. Ama sıra patlıcanlara geldiğinde ankastre ocağın üzerinde bu işin olmayacağını öğrenmem çok ta uzun bir zamanımı almadı. Her tarafta uçuşan közler , damlayan patlıcan suları :) ve sanırım en kısa sürede Ankara gidip meşhur Köz tavaların dan bir adet edinmem gerekiyor. Bu vesile ile de güzel Başkentimizi ve Ata'mızı da ziyaret etmiş olurum. Çok ihmal ediyoruz çok hemde en hatırlanması gereken dönemde. Bunu da bir dip not olarak geçmiş olalım. Patlıcanları da hallettikten sonra güzelce unla terbiyeleyip. Sütü ve en sonda kaşar peyniri kattıktan sonra artık masada kurt gibi acıkmış halde bekleyen kalabalığa iki şahane lezzeti sıcak sıcak birleştirip sunma sırası geldi. 
  Görüntünün karşısında gerçekten de istediğim etkiyi almış olacağım ki uzun bir sessizlik yaşandı 
masada. Eğer pişirme esnasında yan oda da olmasalar kesinlikle İnternet üzerinden sipariş ettiğimi söylerlerdi. Ama bu şanslarını da ellerinden aldıktan sonra lezzet ve görsel zenginliği karşısında ne kadar yorulmuş olsam da haklı gururumu yaşadım. :) Sanırım bu da hepsine deydi. Bu arada her ne kadar tarifi kitaptan da yapmış olsam. Ufak tefek kendime özgü bir şeyler ekledim içerisine bunun için bir sonraki postta bunları da paylaşacağım sizlerle ....

4 Şubat 2012 Cumartesi

8. İstanbul Mobilya Fuarı Gezisi




  Bu hafta başlayan ve bence İstanbul'un end kötü haftasına rastlamasıyla büyük
bir şanssızlık olarak nitelendirilen 8. si düzenlenen İstanbul mobilya fuarı
bu senede ziyaretçilerine keyifli bir hafta yaşattı. 300 'ün üzerinde 
katılımcı firmasıyla gerçekten dekorasyon, mobilya ve kullanıma yönelik
tasarım anlamında ne kadar yol kat ettiğimizin kesin bir kanıtı.
  Bundan seneler önce bir tasarımın Türkiye'ye gelmesi için belki senelerce 
beklerken ziyaretçiler arasında yabancı uyruklu kişilerin sayıca fazla olması
oldukça dikkat çekici birth noktaydı. Bu durum tam anlamıyla bir öne geçmişliği 
kanıtla masada ciddi bir yol kat ettiğimizin güzel bir örneğidir. 
  Bu sene özellikle bir geri dönüş. 70'le 80 'lerin bohem havası esiyor tasarımlarda. 
Annelerimizin dolaplarında görmeye alışık olduğumuz patchwork dokumalar.
Artık mobilyalarda da kendini göstermeye başladı. Özellikle bu tarz berjerler de kesinlikle gözüm kaldı.
Zaten ev'i yeni kurmaya başladığımız zamanlarda "Sadece iki kanepe
tarzında koltuk yeter klasik takım mantığı ile boğmak istemiyorum." dediğim
için bir berjer almamıştık. Ama sanırım bu yeni akıma kapılıp, hem eşimin 
istediği gibi modern ve döner koltuk tarzı , hem kendi tasarım anlayışıma yakışır
şekilde canlı ve dinamik etnik desen ve renk kompozisyonunda bir
berjer edineceğim. 
   Mobilya fuarı hakkında sanırım bu kadar konuşmakla bitecek bir durum yok. İlerleyen zamanlarda diğer 
gözlenimlerimide sizinle paylaşmaya devam edeceğim.....